top of page

Yusuf FIRAT ‘la Meditasyon

 

Sanıyoruz ki bu hayatta bir adalet vardır. Sanıyoruz ki bir şeyler bizim yerimize hakkımızı koruyacak, bizi savunacak ve bizi teselli edecek. Size bugüne kadar bu düşüncelerinizden hangisi yerine geldi diye bir soru yöneltsem nasıl bir cevap verirsiniz? Benim cevaplarımın hiçbiri yukarıdaki sorulara olumlu bir karşılık olamaz. Çünkü yaşam adalet dengesi üzerine kurulu bir sistem değildir. İster bilimsel olarak bakın, ister dini açıdan bakın sonuç olarak yaşam bir adalet olgusu taşımaz.

 

Bilimsel olarak ele aldığımız da adalet yaşamın başladığı ilk günden bu yana hiçbir zaman var olmamıştır. Doğanın kuralları çok nettir. Güçlü olanın yaşamasına ve soyun bu güçlü bireyler tarafından devam ettirilmesi üzerine kurulmuştur. Zayıf olan bireyler güçlü bireylerin yaşaması için besin kaynağı olmaktan öteye geçememiştir. Bugün toplumlara baktığımızda zayıf bireyler diğer bireyler için besin kaynağı değildir ama güçlü bireylerin elinde hem kullanılmakta hem de ezilmektedir.

 

Dini olarak ele aldığımızda, insanın bu dünya da yaşamasının amacı sınav olmaktır. Bu sınav şekli bizim istemediğimiz olayların başımıza gelmesi ve bizim bu olaylar karşısında vermiş olduğumuz tepkilerin doğru ya da yanlış olması üzerinedir. Bu yöntemde de herhangi bir eşitlik ve denge söz konusu değildir. Çünkü her insanın karşılaştığı sorun, zaman ve mekan farklıdır. Bu olayları yaşayan insanların çekmiş oldukları sıkıntıların giderilmesi gibi bir uygulamada yoktur. Dolasıyla dini açıdan da uygulanan bir adalet sistemi mevcut değildir. Zaten dünyaya gelme nedenimizde adalet sağlamak değil tekamül etmektir.

 

Adalet insanların yaşamsal faaliyetlerini ve alanlarını kontrol etmek için sonradan üretmiş oldukları kurallardır. Toplumlarda polisiye tedbirlerle uygulanan zorlayıcı ve cezalandırıcı kurallardır. Sevilerek ya da benimseyerek oluşturulmamışlardır. Zoraki uygulanması gereken kuralların sizi korumasını, savunması ve mutlu etmesini beklemek biraz hayalciliktir. Adalet sistemi sorunlar çözümsüz bir durumu geldiği noktada, taraflardan herhangi birisinin talebi doğrultusunda işlemeye başlar. Adalet sistemi önleyici değil, sadece karar verici olarak her şey olup bittikten sonra devreye girer. Bu süreç içerisinde yaşanılan sorunların, sıkıntıların, bunalımların telafi edilmesi diye bir şey de söz konusu olamaz. Kaybedilen kaybedilmiş, kırılan kırılmış, bozulan bozulmuş, yok olan yok olduğuyla kalmıştır. Adalet dediğimiz kavramsa bu olayda kimin yanlış yaptığını söylemekten ve yanlış yapana bir ceza vermekten öteye geçemez.

 

Kişinin kayıplarını tekrar yerine koyamadıktan sonra diğer kişilere verilecek ceza neyin tesellisi olabilir. Literatürde tanım çok güzeldir. Yasalar karşısında herkes eşittir der. Sanırım bazı kişiler veya kurumlar diğer insanlara göre daha fazla eşit gibiler. Başkalarının koydukları kurallara göre hayatını yaşarsan, sana verilen role itiraz edemezsin. Bir insanın kendi kendine verebileceği en güzel hediye MEDİTASYON dur.

 

25 Eylül 2017

 

Yusuf FIRAT

bottom of page